27 Mayıs 2015 Çarşamba

Bize Korkan İnsan Lazım!


Düşünüyorum da başımıza ne geldiyse "Ben kimseden korkmam!"diyenlerden geldi. Oysa bize korkan insan lazım... Allah'tan korkan, çocukları incitmekten korkan, kadına el kaldırmaktan korkan, insanları üzmekten korkan, hayvana eziyet etmekten, bitkiyi ezmekten korkan lazım... Bize korkan insan lazım!

Zaman, Sadece Birazcık Zaman


Zaman, her zamanki hızında akıp gidiyor. Ancak insan yaşlandıkça sorumlulukları da artıyor ve zaman insana yetmiyor. Bilirsiniz, çocuklukta hatta ilk gençlik yıllarında sıkıntıdan patlardık hepimiz… Yani çoğumuz… En azından ben… ;) Oysaotuza bile varmadan başımızı kaşıyacak vaktimiz olmuyor…
Hâl böyle olunca hem yapmamız gerekenler hem de yapmak istediklerimiz arasında bir sıralama yapmamız gerekiyor. Yoksa hiçbirine yetişemiyoruz. Sıralama yapsak bile yirmi dört saatin içinde kendine yer bulamayan şeyler oluyor. Bu kadro dışı kalan şeyler, hayata bakış açımıza göre değişiyor tabi… Kimisi uykusundan vazgeçiyor, kimisi hobilerinden… Kimisi kazancından kimisi sevdiklerinden… Hepsinden az biraz vazgeçerek kendince bir denge tutturmaya çalışan da var. Ancak o zaman da hiçbir şeyin hakkını tam anlamıyla veremiyoruz, çoğu zaman…
Her ne kadar herkesin biraz deli dolu olmasında fayda görsem de… Çoğu insan deli dolu olamıyor. Ben de olamadım, olamıyorum.  Bu noktada itiraf etmeliyim ki hayatı kafasına estiği gibi yaşayanları zaman zaman kıskanıyorum. ;) Ve soruyorum kendime: Neden millet deli ama dolu olabiliyorken ben ve benim gibiler bırakın deliyi akıllı iken bile boş olmaktan korkuyor?
Aslında bu sorunun cevabı bir tane değil, olamaz. Eğitim bilimciler 0-6 yaş dönemine bağlar kesin. Hatta tuvalet eğitimine... ;) Doğruluk payı vardır şüphesiz… Çocukluğuma inmek lazım! Ayrıntılı bilgi için anneme danışmalıyım. ;)
Şaka bir yana kalıtsal özellikler, sosyal statü, ekonomik durum, ilişki durumu, memleket, milliyet, din gibi birçok değişken yaşamımızda neye boş verip neye boş vermeyeceğimiz konusunda bizi yönlendirmekte, hatta şekillendirmekte…
Bende hangisi daha ağır bastı bilmiyorum… Ancak bu yıl içerisinde yapmam gerekenlerin ve yapmak istediklerimin sıralamasını yapınca, çok sevdiğim bir şey sonlarda yer buldu kendine… Hayır, o kadar da torpil yaptım ama üst sıralarda bir yer bulamadım… ;) Netice olarak yapmaktan çok zevk aldığım bir işe, blogda yazmaya, ara vermek zorunda kaldım…
Yapmak zorunda olduğum şeyler biraz fırsat verince; ekonomik sıkıntı nedeniyle işine son verdiği personelini işler düzelince geri çağıran patron gibi ben de hemen blog yazısı yazmaya koyuldum… ;)
Aslında bu gün Nükleer Enerji konulu bir yazı yazacaktım… Ama nedense bir türlü klavye yazmadı. ;) Aylardır yapmam gerekenlere ya da başka yazılara vakit ayırırken denemeyi hep ertelediğim için bilgisayarın karşısına deneme yazmak niyetiyle oturunca kendimi çoluğunu çocuğunu bırakıp gidip ancak yıllar sonra ailesine dönen adam gibi hissettim.
Denemeye bir özür borcum vardı. Anlayacağınız bu bir özür yazısı. ;) Üstelik ilk olabilir ama son olmayacak! ;) Çünkü üzerimde çok baskı var. Yapmam gerekenler ve yapmak istediklerim çok fazla. Gün şöyle bir otuz saat olsa var ya… ;) Günü uzatsalar diye yetkililere seslensem diyorum… Ama korkuyorum… Neme lazım, biri ciddiye alır, seçim vaadi olarak kullanır… ;)

22 Mayıs 2015 Cuma

GSM Operatörleri


GSM Operatörleri de terk edilen sevgili gibi... Müşterileri iken yüzümüze bakmıyorlar; başka operatöre geçince mesajlar, çağrılar, sürprizler, şirinlikler...

Yön tuşlarını kullanarak sayfalar arası geçiş yapabilirsiniz!

Bunlar da ilginizi çekebilir:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...