Türkiye, yaklaşık otuz yıldır bir ateşin içinde. Öyle bir ateş ki hemen her gün bir ananın yüreğini dağlıyor, bir evlâdı yetim, genç bir eşi kocasız bırakıyor... Ve maalesef bu ateşi söndürmeye, silahlara veda etmeye, gözyaşları yetmiyor. ‘Açılım’la takviye yapıldı, mehteran takımının ilerleyişini aratmayan adımlar atıldı. Ancak çözüm hâlâ çok uzak! Ve çözemediğimiz bu şeyin bir adı bile yok! Kim, kime düşman anlamak çok güç. Hele herkesin barış istediği düşünülürse, çözümsüzlüğün neden olduğunu anlamaksa daha bir güç…
Kimse istememesine rağmen savaş olması sadece bize özgü değil. Bu durum dünyada da aynıdır. Çünkü silah tüccarları o kadar hırslı ki onların liberalliği dil, din, ırk, ülke, kıta tanımıyor… Gözleri öyle dönmüş ki ürünlerine pazar şansı doğması için milyonlarca insanın yok olacağı ortamlar yaratmayı bile göze alıyorlar. Biraz komplocu bir yaklaşım da olsa bu durum kısmen böyledir.
‘Kısmen’ dedim. Çünkü bizim ülkemizde bazı başka faktörler giriyor devreye. ‘At, avrat, silah!’ düsturundan mıdır nedir bilinmez, garip bir ilişki var silahla aramızda. Hatrı sayılır birçoğumuz yaşımız, ekonomik gelirimiz ne olursa olsun silah edinme derdinde. Kimisi ‘Avcılık’ sporu adı altında silah edinmeye çalışırken, kimisiyse bunun yerine ‘Hobim işte, seviyorum silahları…’ deme pişkinliğinde bulunuyor. Bazılarıysa güvenliği bahane ederek dolduruyor silahları evine… Aslına bakarsanız en vahim silah alma nedeni de sonuncusudur. Çünkü güvenliği sağlamak devletin göreviyken, halkın devletine güvenmediği, onu bu konuda yetersiz bulduğu apaçık ortaya çıkmaktadır.
Bütün bunlar olurken, yani halk zaten silaha sarılmaya hevesliyken pompalı tüfek kullanımında düzenlemeler yapılması insanı ifrit ediyor. Hele de sigara yasağından ödün verilmezken… Sigara yasağına karşı değilim. Tümüyle yerinde bir uygulama. Ancak sigaranın alanları daraltılırken, silahın alanın genişlemesi, silah kullanma yaşının indirilmesi tümüyle yanlış bir karar.
Söz konusu düzenlemeyi, yani pompalı tüfek kullanabilme yaşının düşürülmesini, destekleyenler görünüşte derslerine iyi çalışmışlar. “Dünyada da böyle…” diyerek evrensel emsaller öne sürüyorlar. Ancak dünyayı gözlemlemekle meşgulken, ülkemizin gerçeklerini unutmuş görünüyorlar. Nitekim birçok modern ülkede genç yaşta silah sahibi olmak doğal olabilir. Ama bizde hiç de normal değil. Neden mi?
Çünkü dünyadaki hiçbir modern ülkede, bir düğünde ağaca tırmanan çocuk kurşunlanmıyor. Hiçbir modern ülkede, milli maç sonrası genç kızlar balkondan vurularak düşmüyor! Hiçbir ülkede, dini resmi ayrımı gözetmeksizin bayramlarda insanlar coşkusunu silahlarla dile getirmiyor. Dahası kaç modern ülkede bizde olduğu kadar faali meçhul cinayet var? Daha açık konuşalım, kaç ülkenin PKK’sı var? Kaç modern ülkenin İran, Irak, Suriye gibi komşusu var?
Bence, modern bir ülkede önüne gelen silah edinemez, edinmemeli! Emniyet güçlerinden başka kimsede silah bulunmamalı. ‘Avcılık’ sporu yapanlarsa ciddi vergiler ödemeli. Hem bu şekilde avcılığı sadece yaban domuzu öldürmek sananlardan da kurtulmuş oluruz. Gerçek bir barış, daha modern bir ülke için, silahlara veda etmeliyiz.
Şayet aksi olacaksa, önüne gelenin silahla vuslatı kolaylaşacaksa, silahların akıttığı kan asla dinmeyecektir. Düğünde, bayramda vurulan çocukların sonu gelmeyecek, her milli maç sonrası balkonda bir genç kız daha vurularak can verecek, özellikle doğuda insanlar düğünlerde silah sesleriyle tempo tutmaya devam edecek ve en önemlisi terörün sonu asla gelmeyecek…