25 Kasım 2016 Cuma

Gençlerle Başbaşa






Bu gün sizlere Ali Fuad BAŞGİL'in Gençlerle Başbaşa adlı kitabını öneriyorum. Bazı kitaplar için "baş ucu kitabı" deriz ya... İşte bu kitap onlardan biri!

Yazarımız hukukçu ve siyaset adamıdır. Ordinaryüstür. Okurken çok sevdiğiniz dedeniz size tatlı tatlı öğüt veriyormuş gibi hissedeceksiniz! Bunun nedeni ise bilgece fikirlerin yanı sıra yazarın karşı konamayacak bir üslup kullanması!

Hem gence hem yaşlıya; öğrenmek isteyen herkese hitap eden bir kitap... Akşamları ailecek satır satır okunacak bir kitap... Geç kalıp da yıllar sonra "Keşke daha önce okusaydım dememek için... Okuyun, okutturun! ;)


19 Kasım 2016 Cumartesi

Yanlışla Doğruya Varılmaz!





Nicedir yoğundum. Bloga vakit ayıramıyorum diye üzülüyordum. Nihayet fırsat bulunca şöyle güzel bir konu gelse de keyifle yazsam diye beklemeye başladım... Cuma günü yukarıdaki kararı sosyal medyada görünce maalesef yazı konum da belli oldu.

Kararı ilk gördüğümde aldırmadım. Karalama amaçlı yalan haber sandım. Çünkü kararı sürekli hükümetin açığını arayan, daha çok karalama haberleri paylaşmayı görev bilen arkadaşlar paylaşıyordu... Güvenirliği yoktu! ;) Öğlene doğru taraflı tarafsız herkes paylaşınca ufak bir araştırmayla yalan haber olmadığını anladım. Bu sefer yazıyı birkaç kere okuma gereği hissettim. Çünkü bir filmde karşımıza çıksa "Yok artık!" diyeceğimiz şeyler yazıyordu kararda.

Elbette aklı başında hiçbir insan tecavüzü ya da tecavüzcüyü destekleyemez. Hele bir hükümet asla! Zaten mevcut iktidar da bu konularda en sert tedbirleri almıştır. Bu noktada haklarını teslim etmek gerekir. Bu konuda fikir edinilmesi açısından Adalet Bakanı Sn Bekir Bozdağ'ın yaptığı açıklamaların bir kısımını aktarmak istiyorum:

"Küçük yaşta evlilikleri önlemek için Türkiye'de en önemli tedbirleri Ak Parti hükümetleri aldı. Eski TCK'daki evlenerek cezadan kurtulmayı sürekli sağlayan düzenlemeyi (Eski TCK. 423,434'ü) Ak Parti, 2004'te yürürlükten kaldırdı. Eski TCK'da 'adabı umumiye ve nizamı aile aleyhine cürümler' başlığı altında düzenlenmiş cinsel saldırı suçlarını, yeni TCK'da; 'kişilere karşı suçlar' kısmında, 'vücut dokunulmazlığına karşı işlenen suçlar' arasına Ak Parti hükümeti aldı. Eski TCK'daki evlenme vaadiyle kızlık bozanın, aynı kızla evlenmesi halinde cezayı düşüren düzenlemeyi de Ak Parti kaldırdı (Eski TCK.423) Erken yaşta evliliklerin önüne geçmek için zorunlu eğitimi 12 yıla Ak Parti hükümeti çıkardı. Çocukları, kadınları korumak için Anayasaya pozitif ayrımcılığı koyma dahil önemli adımları atan Ak Parti'yi buradan vurmak, haksızlıktır."

Bütün bunlara şapka çıkarmamak mümkün değil. Bir baba ve bir öğretmen olarak her biri için ayrı ayrı teşekkür etme gereği hissediyorum. Ama son tasarının bütün bunlara yakışmadığı da bir gerçek! Siyasi görüşünü bir kenara bırakan ve azıcık empati kurabilen herkes buna ikna olabilir... Şu bir gerçek, öncelikle ilkeler çiğnenmiştir... Sonrasında gelecekte de böyle yasalar çıkar nasılsa algısı oluştuğu için teşvik unsuru oluşmuştur. 

Güya yasalardan haberdar olmadığı için küçük yaşta evlenen ve yıllarca hapis tehlikesi ile yaşayan insanlar varmış... 3000 kişiden bahsediliyor! Güya diyorum çünkü haberdar olmadıklarına inanmıyorum... Nitekim kendilerinin haberi yoksa analarının babalarının haberi vardır, olmalıdır. Yoksa birinci suçlu onlardır bence. Zaten Adalet Bakanı Sn Bekir Bozdağ da benzer bir noktaya değiniyor... "Esasında annelerin, babaların yaptığı büyük yanlışlığın cezasını hem kadın hem erkek çekiyor." diyor. O zaman bu suçun sorumlusu kimse cezasını çeksin!

Yine Adalet Bakanı Sn Bekir Bozdağ, "yasa geriye dönük olacak, geleceği kapsamayacak" dedi. Madem bu tasarı iyi bir şey... Neden geleceği kapsamıyor? Yok, kötü bir şey.. Neden kötü niyetli insanlara âdeta umut verilerek teşvik sunuluyor?

Öte yadan diyelim ki ülkede çok fazla cinayet işleniyor... Ya da gasp almış başını gidiyor... Diyelim ki yolsuzluk artmış durumda... Ya da amansız bir şekilde terör saldırısı altındayız... Ne yaparız? Bunları meşru hale mi getiririz yoksa daha sert önlemler mi alırız? Cevap belli! ;)

Bu vb tasarılarla belki bazı sorunlar çözülüyor, birtakım mağduriyetler gideriliyor... Ama değerler, ilkeler alt üst ediliyor. Âdeta "bir kereden bir şey olmaz" diyerek yol gösterildiğinin farkına bile varılmıyor... Sonuçta ise bütün kadınlar aşağılanıyor.

Tecavüz işlerine bulaşan insanlar emin olun ki bir şekilde işi nikaha vardıramadıkları için hayıflanıyorlardır... Gerçekten onların bundan yararlanamamasının tek nedeni işi nikaha vardıramamaları... Yani para, tehdit vs ile bir şekilde nikah kıyılsa onlar da yırtacaktı şimdi... Belki de yırtan var. İşte tam da bu noktada tecavüzcüler desteklenmiş oluyor!

Şu "küçüğün rızası" olayına gelince... Yahu söz konusu ülke Danimarka değil! Kadın kim ki? Onun fikrini soran kim? O böyle bir durumda anası babasına karşı geldiği için bizzat anası babası tarafından namus adına öldürülmediğine şükür ediyor... Yalan mı? Velev ki rızası olsun... Velev ki 16 yaşında iki çocuk deli gibi sevsinler birbirini... Sevgileri karşısında durup mantıklı olan şeyleri mi söyleyeceğiz yoksa suçlarına ortak mı olacağız? 

Kendi kızına sarılmaya kıyamayan insanlar hele hele kadınlar, 14 yaşındaki çocukları evlendirenlerin hakkını nasıl savunur? Aklım almıyor, ruhum daralıyor... Gerçekten bunu savunan insanlara sormak istiyorum... Kendi çocuklarınızın öyle ya da böyle evlenmesine onay verir misiniz? Evet ise bravo. Hiç olmasa dürüstsünüz. Ama hayır ise diyecek söz bulamıyorum size!

Sebebi ne olursa osun, geçerliliği ne kadar sürerse sürsün, mecliste alınan karar ile açık bir şekilde reşit olmayan kızlara göz koyanların sırtı sıvazlanırken tüm kadınlar aşağılanmıştır. Keşke ölseydim de TBMM'de böyle bir karar alındığını görmeseydim. Gerçekten bir kız babası olarak utanıyorum!


15 Kasım 2016 Salı

İçimizdeki Erol Büyükburç




Milli takımın durumu hepinizin malumu... Saç baş yolduruyorlar... Ama alışmadık da değil hani! Ondan olsa gerek kaza ara maç kazanınca bile aldırmıyoruz... İlginç bir totem yapmış gibiyiz. Sanki kazandığımızda sevinirsek bir dahaki maçı kazanamayacakmışız gibi çaktırmadan seviniyoruz... ;) Tabii hepimiz değil! Bazılarımız hiçbir şekilde sevinemiyor! ;) Bir şekilde mutsuz olmayı her daim başarabilenlerden bahsediyorum...

Milli takımın Kosova'yı 2-0 yendiği maçı arkadaşlarla izledik. Arkadaşlarla maçı izlerken halı sahada iki top süremeyen bir arkadaş Fatih Terim'i eleştiriyordu. Bu arada arkadaş, şu her daim mutsuz olmayı başaran tiplerden... Neyse... Fatih Terim'in zaten hiç futboldan anlamadığından, taktik falan bilmediğinden, sadece biraz şanslı olduğundan, saçma bir futbol oynattığından falan bahsediyordu... Hem de edepsiz bir şekilde... Belli ki okuduğu daha doğrusu dinlediği spor yazarlarının görüşlerinden bir kolaj yapmıştı... Ama farkında bile değildi. O bilgilere kendisi yılların birikimiyle ulaşmışcasına davranıyor, âdeta ahkam kesiyordu... Hem de gerçekte rezil durumda olduğu bir konuda... ;) Bütün bunları kendisine de söyledim... Beni de eleştirdi kereta! Yazıyı görmese bari! ;)

Durumunu biraz düşününce zaman zaman hepimizin Fatih Terim'in düştüğü duruma düştüğünü fark ettim. Gerçekten bazen hepimiz orantısız bir şekilde eleştiriliyoruz. Tam takdir beklerken alakasız bir şekilde hiç haddi olmayan kişilerce eleştirilebiliyoruz...

Ancak bence Fatih Terim'in durumunda olmaktan daha beteri var... Yani haksız yere, çoğu zaman edepsizce, eleştirilmek... Gerçekten bundan daha beteri var. O da "İğneyi kendine çuvaldızı başkasına batır"madan başkalarını eleştirmek... Gerçekten evde, işte, sokakta... Kendisine bakmadan başkasını fütursuzca eleştireni çok görmüşsünüzdür. Hepimizin hayatında eleştirdiği insanlardan daha beter durumda olan böyle insanlar var... Hatta bunu bizzat siz yapmışsınızdır... ;) 

Mesela hiç kitap okumayan birinin milletimizin cehaletinden dem vurduğuna çoook şahit olmuşsunuzdur! ;) İşlerini katakulli ile yürütmekte mahir bir arkadaşınız devlet büyüklerini yolsuzlukla suçladığında ağzınız bir karış açık kalmıştır sizin de. Yahut üç cümle sonra karşısındakine hakaret eden insanlar hoş görüden bahsettiğinde şok olmuşsunuzdur... Ya da ellerinde fırsat varken insanları ezen ya da buna ses etmeyen insanların kendileri ezildiğinde adaletten bahsettiğini görünce sizin de çıldırmışlığınız vardır... 

Yıllar önce rahmetli Erol Büyükburç jüri olarak katıldığı bir programda kendisine yeterince söz verilmediğinden yakınmıştı. Durum onu o kadar sinirlendirmişti ki âdeta patlamıştı. Ve "Niye bana sormuyorsunuz. Ben burada saksı mıyım? Ben saksı değilim! Bana saksı muamelesi yapamazsınız.En çok bana soracaksınız. Ben dünyanın gelmiş geçmiş en büyük sanatçılarından biriyim..." diyerek programdaki herkesi hatta izleyicileri haşlamıştı. Bu çılgınlığı ona bile çok görürken biz çok daha beterini yapıyoruz her gün...

Gerçekten düşünün bir... Eleştiri falan tamam da... Kendi halimize bakmadan insanları hem de çirkin bir şekilde eleştirmek... Bu, tam anlamıyla kibir! Kendimizi o kadar beğeniyoruz ki her işe gücümüzün yeteceğine inanıyoruz... İstesek yapamayacağız iş olmadığında hem fikiriz hepimiz... Özellikle para getiren işlerde kendimize çok güveniyoruz! ;) Bizim olmamız gereken yerde  (!) başkalarının olmasını kabullenemiyoruz! O yüzden herkesin işine karışıyor, herkesi eleştiriyor hatta haddimizi çok çabuk aşıp hakaret ediyoruz... Hayır, her işin en doğrusunu bir biz biliyoruz... En iyi biziz..... En mükemmel de... En en eniz biz... Milletçe Erol Büyükburç'a bağlamışız âdeta! ;) İçimizde, çok da derinlerde olmayan yerde, Erol Büyükburçlar var... Aman diyeyim! ;)


14 Kasım 2016 Pazartesi

Beyaz Zambaklar Ülkesinde




Beyaz Zambaklar Ülkesinde... Önerilecek bir kitap listesi varsa... Hele de öneren bir öğretmen ise... Bu kitabı atlamak olmaz! Kitabın yazarı, Grigory PETROV. Kitap Fin halkının kalkınma mücadelesini anlatıyor. Aslında bu kitap, bir topyekün kalkınma planı... Kitaptaki güzel mücadeleyi ve muhteşem sonucu görünce... İnsan kıskanmadan edemiyor... 

Benim en çok hoşuma giden ise kitabın kıymetinin bilinmesi... Hem de ta en başında... Hem de ülkemizde... Gerçekten daha o yıllarda bizzat Mustafa Kemal öğrencilere tavsiye edilmesini istemiş...  Ben 2003 yılında okumuşum bu kitabı... Notlarım arasında gördüm. Bir daha okuyasım geldi! ;)

Yön tuşlarını kullanarak sayfalar arası geçiş yapabilirsiniz!

Bunlar da ilginizi çekebilir:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...